Türkiye’de 1 Ocak 2026’dan itibaren geçerli olacak net asgari ücret 28 075 TL olarak açıklandı. Rakam söylendi, “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” denildi. Ama gerçek tablo öyle mi? TÜRK‑İŞ verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 29 828 TL, yoksulluk sınırı ise 97 159 TL civarında. Yani açıklanan asgari ücret açlık sınırının altında, yoksulluk ise sabitlenmiş durumda.
Bu, sadece bir maaş meselesi değil; toplumun ekonomik kaderiyle ilgili ciddi bir gösterge.
Pazarda file dolmuyor, market arabası yarıya kadar gelmeden kasa korkusu başlıyor, gençler umutsuz ve evden ayrılamıyor, emekliler torununa harçlık veremiyor.
Rakamlar konuşuyor, enflasyon durmuyor.
Sorun Sadece Rakam Değil
Asgari ücret meselesi, ekonomik sistemin aynasıdır.
Türkiye’de milyonlarca insan asgari ücret ya da biraz üzerinde çalışıyor; yani asgari ücret artık “istisna” değil, “norm” haline gelmiş.
Bu tablo bize şunu gösteriyor: katma değerli üretim yeterince desteklenmiyor, sanayi ve tarım ihmal ediliyor, emek değil rant korunuyor.
Çalışan değil, sistem ayakta tutuluyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında ise amaç netti: üreten bir ülke, güçlü emekçi.
Şeker fabrikaları, uçak sanayii, demir-çelik tesisleri, tarım kooperatifleri kuruldu. Bugün ise ithalata dayalı, tüketen ama üretemeyen bir ekonomi var.
Böyle bir düzende asgari ücret ne kadar artırılırsa artırılsın, alım gücü artmıyor.
Rakamlar Ne Anlatıyor?
-
Net asgari ücret: 28 075 TL/ay
-
Açlık sınırı: ~29 828 TL/ay (4 kişilik aile)
-
Yoksulluk sınırı: ~97 159 TL/ay (4 kişilik aile)
Tek başına çalışan bir kişinin bile sadece gıda için gerekli asgari tutarın altında bir maaşla yaşamak zorunda bırakıldığını gösteriyor. Kiralar, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlar bu rakamın çok ötesinde.
Peki Ne Yapılmalı?
Sadece “maaş arttı” demek yetmez. Gerçek çözümleri konuşmamız gerekiyor;
-
Yerli ve katma değerli üretim desteklenmeli
-
Tarım ve kooperatifçilik yeniden ayağa kaldırılmalı
-
Vergi yükü emekçinin üzerinden alınmalı
-
Asgari ücret, yoksulluk sınırının altı değil, üstünde olmalı
-
Sendikal örgütlenme güçlendirilmeli
-
Halk, sandık sonrası da hesap soran bir seçmen anlayışında olmalı
-
Yerli üreticiden ve kooperatiflerden alışveriş yapmalı, yerli malını tercih etmeli.
Asgari ücret açıklandı, ama halkın geçim derdi konuluşmuyor.
Bu ülkede mesele daha fazla çalışmak değil, daha adil paylaşmak meselesidir.
Bir ülkede emekçi nefes alamıyorsa, o ülkede hiçbir rakam başarı değildir.
Yorumlar
Kalan Karakter: