(Bu yazı, Türkiye Aydını, Yazarı, Öğretmeni, Sanatçısı, Siyasetçisi Özelikle de Anneler Babalar içindir...)
- Devlet Okulundan Menzile Tarikatına Gidiş...
- Yoksulluğun yol açtığı tuzak...
- Manevi boşluğun "karanlık" ile doluşu
- Kürt-Alevi bir çocuktan
Türk-İslam Sentezci bir Radikal...
*
MENZİL Tarikatı Şeyhi öldü...
Basın Yayın "Menzil" yazdı.
"Menzil" söyledi...
Siyasiler katar katar " Menzil" başsağlığı mesajı yazdı...
Menzil'e akın başladı...
Facebook sayfasında bir yazı gördüm:
"Ben de Menzil Müridiydim "
Yazan Dr. Bülent Keleş...
Bizim Bülent...
Can Bülent...
İlginç ötesi...
Yazdım, dedim ki:
"Seni yazmak istiyorum Bülent Kardeşim...
Yazdı, dedi ki...
"Bilmiyorum Hocam...
Yazmak isteyene de yazma diyemem ki..
Kararı Sizin yüreğinize bırakıyorum..."
Yazdım, dedim ki,
"Yüreklerimiz 'koro' olur yazarsa, Eyvallah...
Yazdı, dedi ki...
"Eyvallah..."
Aradım hemen ...
Muhabet ettik yarım saat kadar...
Anlatayım o yarım saatlik Muhabbetimizi...
Daha doğrusu
5 Yaşındaki Bülent ve
45 Yaşındaki Dr. Bülent Keleş Kardeşim ile
yarım saatlık bir telefon muhabbetimizi Anlatıyoruz:
*
ZARA'da bir mahalle .
Ramazan Ayı.
İftar Vakti...
Ezan...
Çocuklar avuçlarını davul gibi yapıyor...
Bağırıyorlar...
"Bu nedir..."
"Davul..."
"Evine gitmeyen Gavur..."
Çocuk Bülent Alevi...
Evde İftar yok.
"Ben Gavur muyum acaba?"
ilk şüphe düşüyor beyne...
Beyin yıkanmaya hazır...
Ortamda beyni yıkamaya çoktan hazır...
*
İLKOKUL 4.sınıf.
Dindersi.
Evren Cuntası'nın koyduğu zoraki Dindersi...
Çocuklar Namazda...
Bülent'in gözü namazdaki çocuklarda...
Taklit ediyor, inip kalkıyor ki, öğretmenin tokadı inmesin ensesine...
Önce çok zor,
sonra az zor,
sonra iyi,
daha sonra en iyisi Bülent...
*
AİLE yoksul...
Anne Baba okuma yazmasız...
Evde 4 Çocuk...
"Birisi okusun hiç değilse..."
Bülent İmam Hatip'e yazdırılıyor...
Okusun...
Devlete sırtını dayasın...
Kurtulsun...
Bir boğaz azalsın...
Gidiyor
Okuyor
Ezanın en iyisini,
Kuranın en ezgilisini
okuyor delikanlı Bülent...
"Alevi genlerimdeki ses, ezgi öyle güçlüymüş ki,
güzel okuyordum.
Sesim de güzel...
Her camiye gidişimde Ezanı bana okutuyorlardı...
'Bravo' diyorlardı seslice...
Gurulanıyordum...
"Kızılbaş mızılbaş ama iyi okuyur Allah için" deniliyordu sessizce...
Duyurdum..
Öfke doluyordu çocuk yüreğime...
"Allahım ben ne zaman kurtulacağım bu Alevilik'ten..."
*
" Dindar çevreden
Dindardan daha çok Dindarım...
Türkçü çevreden Türkçü'den daha çok Türkçüyüm ..
Bu ne zulümdür ki,
yine de Kürt-Alevi-Kızılbaşlıktan kurtulamıyorum..."
Alevi çevresinde de
"Bu çocuk 'Yezid' olmuş,
yazık olmuş" deniliyor, beni daha da itiyor Dinciliğe..."
*
"ANAM, Garip Anam,
Bilge Anam...
Beni hep yüreğimin bir yanında tutan Anam...
"Sakın Alevi olduğunu söyleme" diyerek,
"Alevi" olduğumu herdaim bana hatırlatan Anam...
Ağbim kızardı, bağırırdı, döverdi...
Ben inadına daha çok dine, benim olmayan dine sarılırdım...
Ben dine sarıldıkça, sunnice...
Anam bana sarılırdı, sesiz sedasız, Alevice..."
*
"MİLLİYETÇİ'yim de...
Yalnız aşırı dinci değilim gayrı,
Ayrıca aşırı milliyetçi, hatta ırkçıyım da artık...
Öyle politize olmuşum ki,
Türk-İslam Sentezi benden sorulur gayrı...
Refah Partisi, Büyük Birlik Partisi yetmiyor bana...
Daha, daha ötesi gereklidir manevi açlığıma...
*
"MENZİL'i oniki'den vuruyorum
Kendimi MENZİL TARİKATI'nda buluyorum...
Ahlat'ta Yüksek Okul-Muhasebe okuyorum...
Menzil'e gidip geliyorum.
Gelip, gidiyorum...
Ahlat'ta Menzil şubesi açıyorum...
Cennetin kapısını açtım gibi oluyorum.
Şükür...
Kafileler götürüyorum Menzil'e...
Şükür...
Ahlat sofi oluyor,
Beni 'Evliya' görüyor..
Şükür...
*
SOFİLERİM
ile buluşuyorum
yıllar sonra ..
Yani "Kurtuluştan" sonra gidiyorum Ahlat'a...
Sofilerim etrafımda Divane...
Eşim yanımda... Şaşkın şaşkın bakıyorlar...
Eşimin başı açık...
'Sen biraz değişmişsin galiba Hoca..."
Yoo, biraz değil tam değiştim Sofilerim...
Şükür...
Siz de değişirsiniz inşallah...
Kanınıza girdim...
Bu haksızlığı yaptım Sizlere...
Affolur inşallah..."
*
"Eşim...
Alevi Eşim...
Amca Kızım...
Anam Yüreğimi bırakmadı...
Eşim Elimi bırakmadı...
Boğulmadan sahile çıkardılar beni...
Cennet Kadınların yüreğindeymiş...
Bilemedim...
Yaşayarak öğrendim...
Şükür...
*
GEZİ Direnişin'e Muhafazakar kesimin aşırı tepkisi,
benim Dirilişim oldu...
Sağın aşırı tepkisi,
Sol'daki yüreğimin, sola
meyledilişinin başlangıcı oldu...
Gezi'de katledilenlerin tümü Alevi Canların oluşu, Ruhumun özüne dönüş yolculuğu oldu...
Anılarına saygıyla..."
*
"BEYİT, bir Beyit beynimi sarstı...
Avrupa'daki Müslümanlar üzerine tezimi, Avrupa'daki Alevilerin konusuna çeviriyorum...
Dedeler, zakirler ozanlar ile görüşüyorum...
Bir Beyit çıktı karşıma:
"Kıldan bir köprü yapmışsın,
Gelsin kullar geçsin deyu,
Hele biz şöyle duralım,
Yiğit isen sen geç Tanrı"
Aman Allahım, bu ne?
Demek ki, sorgulamak
gerek...
Sorgusuz sualsiz biat, ilim irfan değilmiş...
Uyanıyorum...
Şükür..."
*
"ÇOBAN'ım
bir köyde, bir Hacı'nın yanında...
Cuma günü...
Diğer Çoban Arkadaşa "sürüye biraz göz kulak olur musun"
"Niye ki?"
"Cuma Namazına gideceğim de..."
"Aferin sana, bakarım tabii ki..."
Gittim...
Kıldım...
Geldim...
Sürüyü teslim aldım...
Akşamdı
Hacı Tornuna sordu:
"Namazlarını kıldın mı...?"
"Yoo Dede kılmadım"
"Ulan it, elin Kızılbaş gidip kılıyor da, sen kılmıyorsun ha..." dedi patlattı torununa tokadı...
İkircekli oldum.
Hacı beni övüyor mu,
Bana Sövüyor mu?
Galiba Sövüyor...
Bir an sürüyü bırakıp kaçmak istedim...
Anam, garip, bilge Anam aklıma geldi...
Bu üç aylık çobanlık ücretini götürmezsem Anama, perişan olur Ailemiz...
Kaçamadım ...
Kaldım ...
Hacı'ya karşı öfke kabardı yüreğimde...
Oysa ben ondan daha Müslümandım ..
Halen "Kızılbaş" diyor...
"Elhamdülillah Kızılbaşım da" dedim
içimden...
"Gerçek Müslümanlar Kızılbaşlardır" dedim içimden...
"İslamın özü, Türkün hassı biziz" dedim
içimden ..
*
SİVAS
Katliamı'nda İmam Hatip
Son sınıftayım...
Temmuz'du...
Hacı'da çobandım...
Aleviler yakıldı...
Suçlu?
Suçlu Aziz Nesin'di...
Suçlu'nun Aziz Nesin olduğuna sevindim...
Aziz Nesin'in yakılmadığına üzüldüm...
Dinsizdi...
Yakılmalıydı...
Yıllar sonra...
Allah Allah,
bu adam yakılacak adam değilmiş...
Okunacak adammış...
*
KURBAN'lık koyunları benden almayı düşünenler vardı...
Biri diğerine beni anlatıyor...
'Güzel Ezan okuyor...
Güzel Kuran okuyor
Dini bütün bir Çoban...
Ayrıca aslen de Alevi...
"Alim Baba'dan zalim Evlat...
Zalim Baba'dan Alim Evlat..."
budur işte...
diye yanıtlıyor öteki...
İyi de...
Benim Babam zalim değildi ki...
Garibandı...
Çobandı...
*
SEÇİMLERDE
Anamı hazırlıyorum....
'Büyük Birlik Partisi'ne oy veresin Ana...
Hani Ay içinde gül var ya O'na...'
Sandığa götürüyorum Anamı...
Oyunu kullanıyor...
Emin olmak için bir daha soruyorum...
Kime bastın Ana?
"Dediğin gibi oğul, Ay içinde Gül olan vardı ya, O'na bastım mührü işte..."
"Oh, Hayırlı olsun Anam"
" Hayırlıdır Oğul..."
Yıllarca öyle yaptım...
Yıllar sonra,
Yani Kurtuluşumdan sonra...
Anam :
" Bak Oğul, ben her Seçimde dışarda sana evet diyordum...
İçerde Altı Ok'a basıyordum Mührü...."
"Eyvallah Güzel Anam...
Bilge Anam..."
*
İLAHİ söylüyorum evde...
Menzil Tarikatı Şeyhi
Abdul Baki Menzil'e ...
"Baki" adı geçtikçe...
Anam/Yengem,
"Aferin Oğluma/Bülent'e...
Bakın Ağbisine ne güzel de türkü söylüyor..."
Ağbimin adı: Baki...
*
ÖZENTİM neydi benim acaba
diye düşündüm durdum,
Kurtuluşumdan sonra...
Değerli olmayı,
Manevi boşluğumu doldurmayı
istemiştim galiba...
"Siyahilerin 19.Yüzyılda
Beyazlara özenmesi gibiydi benimkisi...
Dinciliğe özenerek içimdeki Aleviliği "hür" kılacaktım galiba...
Esir düştüm...
*
İKİ KADIN...
Biri Anam
Biri Yarim
Özgür eyeylediler beni,
30 yıl sonra...
Minnetle..."
dedi
Dr. Bülent Keleş Kardeşim...
*
NİYE yazdım?
Yazdım ki,
bilinsin bu yaman Çelişki...
Yazdım ki,
Bilinsin bir çocuğun zalim iç çatışması...
Yazdım ki
Bilinsin bir Gencin beyin Esareti...
Ozan der ya:
" Yoksa bağın bahçen
Çıkıp başkasının bağında
Figan eyleme..."
Bağ, bahçe verelim çocuklara...
Bağ, felsefedir, edebiyattır, sanattır...
Bahçe, ilimdir, bilimdir...
"İlimden gidelmeyen
Yolun sonu karanlıktır..."
Necati Şahin
(17.07.2023)