İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, memleketin dört bir yanından bir milletin haykırışı yükseliyor.
Üniversite öğrencileri hummalı bir organizasyonla yürüyüşler düzenliyor, seslerini İstanbul’dan Ankara’ya, Ankara’dan Türkiye’nin dört bir yanına duyuruyorlar. Türkiye’de muhalefetin bu kadar birlik ve dayanışma içinde olduğunu geziden sonra ilk kez Saraçhane’de, hep birlikte gördük. Orada sadece Özgür Özel’i değil; İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’yi ve daha birçok siyasi lideri, milletin iradesine vurulmak istenen prangaları hep birlikte kırmak için el ele mücadele ederken izledik.
METRİS’TE 22 YAŞINDA BİR GENÇ
Arkadaşım, yol arkadaşım Berkay Gezgin… Saatlerdir gözaltındaydı. Bugün, hakkında tutuklama kararı çıktığını öğrendim. Hepimiz gibi ben de şoktayım. 100 binlerin katıldığı yürüyüşte gözaltına alındı ve tutuklanma gerekçesi olarak ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ deniliyor. Oysa Berkay, “Her şey çok güzel olacak” sloganının mimarıydı. Belli ki birilerini rahatsız etti. 22 yaşında, akademik olarak çok başarılı, hedefleri ve hayalleri olan Berkay'ı Metris Cezaevi’ne göndermek adalet değildir. En son görüştüğümüzde, Erasmus’la gittiği İtalya’dan yeni dönmüştü. “Döner dönmez görüşelim, Eskişehir’i sana gezdireceğim” demişti. O buluşmayı yapamadık. Avukatına da, “Unutmayın, unutturmayın. Her şey çok güzel olacak,” demiş. Biz
Berkay’ı da unutmayacağız, haksız yere gözaltına alınan diğer gençleri de.
BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM
Sokaklarda ilk günden beri herkesin dilinde aynı slogan var: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.” Bu sadece bir slogan değil; Türk gençliğinin, hangi görüşten olursa olsun, baskılara ve zulme boyun eğmeyeceğinin kanıtıdır. Bu eylemler sadece İmamoğlu meselesi değil; İmamoğlu, bardağı taşıran son damla oldu. Halk, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan, bu halkın oylarıyla seçilmiş Can Atalay’a kadar birçok ismi hafızasına kazıdı. Ve en sonunda sokağa çıkarak adeta şu dizeleri haykırdı:
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım!”
Bu millet ezelden beri hür yaşadı, yurdu için mücadele etti. Şimdi birileri, halkın seçtiği isimleri sadece kendilerine rakip gördükleri için yargı sopasıyla tehdit etmeye kalkıyor.
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ’NDE YAŞANANLAR
Ankara’nın en saygın eğitim kurumlarından biri olan Başkent Üniversitesi’nde ise utanç verici olaylar yaşanıyor. Bağımsız öğrenci topluluğu, kampüs içinde toplanarak Gençliğe Hitabe ve Andımız’ı okurken, kendilerine “Teşkilat-ı Başkent” diyen bir ülkücü grup saldırıyor. WhatsApp yazışmalarından öğrendiğimiz kadarıyla, kendisine “reis” dedirten Yağız Alan, tek yaptığı şey Andımız’ı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere yol haritası olarak armağan ettiği Gençliğe Hitabe’yi haykırmak olan bir kadın öğrenciye bıçak çekerek tehdit ediyor.
Acaba kimlerden talimat alıyor da öğrencilere bıçak çekip darp ediyor?
Milliyetçilik yahut ülkücülük bu mu? Bir kadına saldırıp bıçak çekmek mi?
Sizin milliyetçilik ve memleket sevdası anlayışınızla bizimkisi bambaşka. Milliyetçi dediğin, Andımız’ın ve Gençliğe Hitabe’nin okunduğu yerde saygısını bozmaz, savunmasız bir kadına bıçak çekmez, darp etmez. Kendisine “reis” dedirten Yağız Alan milliyetçilik öğrenmek istiyorsa, Ecevit’in şu sözünü iyi idrak etsin:
“Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil; Kıbrıs’ın topraklarına, Ege’nin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu’nun haşhaş tarlasına yazmışız.”
Bülent Ecevit’in bu sözleri, belki biraz olsun sizlere milliyetçilik hakkında fikir verir…
SAĞCISI, SOLCUSU, HERKES MEYDANLARDAKonunun sadece İmamoğlu’ndan ibaret olmadığını, dün akşam haber takibi yaparken bir kez daha anladım. Milliyetçi olduğunu söyleyen bir vatandaş, polislere dönerek şunu söyledi: “Arkadaşlar, bu sadece siyasi bir mesele değil. Bugün seçilmiş belediye başkanını, milletvekilini hapse atan; 30 yıllık diplomasını iptal eden bu zihniyet, yarın sizin de mesleğinizi elinizden alır.”
O vatandaşa hayran kaldım. Çünkü millet artık uyandı. Bu artık kişisel bir mesele değil. Bu mesele, memleket meselesi.