Ekonomik krizler, rakamlardan ibaret olmayıp, toplumun her kesimini derinden etkileyen sosyal sonuçlar doğurur. Sosyal demokraside ekonomi değerlendirirken eşitlik, sosyal adalet ve dayanışma ilkelerini ön plana çıkarır.
Ülkemizde mevcut ekonomik durum, yüksek enflasyon, gelir dağılımı eşitsizliği ve işsizlik gibi yapısal sorunlarla şekillenmektedir.
Enflasyon, özellikle dar gelirli kesimler için yıkıcı bir etkendir. Temel gıda, kira ve enerji maliyetlerindeki artış, halkın alım gücünü ciddi şekilde düşürmektedir.
Piyasaya dayalı ekonomide, zengin ve yoksul arasındaki uçurum derin hale gelirken,özellikle yüksek gelir grupları sermaye birikimlerini arttırmış, düşük gelir grupları enflasyon karşısında savunmasız kalmıştır.
Buna çözüm olarak, temel ihtiyaç ürünlerinde fiyat artışı devlet tarafından kontrol altına alınmalı. Ayrıca gelir eşitsizliğini azaltmak için dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payını düşürüp, artan oranlı vergi sistemine geçilmelidir.
Günümüzde işsizlik, özellikle gençler ve kadınlar arasında önemli bir sorun teşkil etmektedir. İstihdam politikalarında devletin aktif bir rol alması beklenir.
Kamu yatırımları artırılarak altyapı projeleri ve yeşil enerji sektörlerinde istihdam yaratılabilir.
Kadın istihdamını artırmak için esnek çalışma modelleri yaygınlaştırılmalıdır.
Mesleki eğitim programları ile iş gücünün nitelikleri artırılmalı, gençlere teknoloji ve inovasyon odaklı alanlarda eğitim verilmelidir.
Özel sektör, üretime dayalı yatırımlar için teşvik edilmeli, kalkınmada öncelikli yörelere yönelik desteklemeler verilmeli.
Güvencesiz çalışmanın önüne geçmek için işçi hakları güçlendirilmeli, sendikal faaliyetler teşvik edilmelidir.
Asgari ücret, yaşam maliyetine endekslenmeli ve çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede belirlenmelidir.
Özellikle sağlık, eğitim ve sosyal yardımlara daha fazla kamu bütçesi ayrılmalı, bu hizmetler ücretsiz veya erişilebilir hale getirilmelidir.
Yerel yönetimlerin ekonomik faaliyetlere katılımı artırılmalı, halk odaklı projeler geliştirilmeli. Nitekim Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler, Kent Lokantası, Bilgi evi, kreş, kadınlara yönelik kurslar, inovasyon merkezleri, fırın, öğrenci yurtları, burslar, askıda fatura gibi halka dokunan projeleri hayata geçirmeye hızla devam ediyor.
Kooperatifçilik teşvik edilerek, küçük üreticilerin güçlenmesi sağlanabilir.
Yenilenebilir enerji yatırımları artırılarak, enerji ithalatına bağımlılık azaltılabilir.
Çevre dostu üretim teknikleri ve geri dönüşüm projeleri desteklenmelidir.
Tarımda sürdürülebilirlik sağlanmalı, çiftçilere organik üretim için teşvik verilmelidir.
Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, devletin daha güçlü bir rol üstlenmesi, eşitsizliklerin giderilmesi ve sosyal adaletin sağlanması için somut adımlar atılması gerekmektedir. Ekonomik krizlerin yarattığı sosyal etkiler ancak dayanışma, eşitlik ve insan odaklı politikalarla aşılabilir.