BAĞLANMA VE ROMANTİK İLİŞKİLER
Bugün sizlere bağlanma deneyimlerimizin romantik ilişkilerimiz üzerindeki etkisinden bahsedeceğim. Bazı insanlar ilişki yaşadığı kişiye güvenebilirken bazısı neden hiç güvenemiyor? Neden bazı insanlar ilişkilerinde yoğun ayrılma kaygısı yaşar? İlişkilerimizde yaşadığımız olaylara neden farklı tepkiler veririz? Tüm bu farklılıkların aslında çocukluğumuza kadar giden bir geçmişi var.
Her birimiz, birbirimizden farklı özelliklere sahibiz. Düşünce şekillerimiz, kararlarımız, davranışlarımız, seçimlerimizi belirleyen, onları şekillendiren birçok farklı nokta mevcut. En önemli farklılıklarımızdan biri de bağlanma şekillerimiz; kimlerle, nasıl ilişki, yakınlık kurduğumuz ve bunu nasıl sürdürdüğümüzdür. İki birey arasındaki duygusal ilişkiyi yöneten ve bireyleri evlilik kararı almaya iten güç bağlanma stilidir. İlişki içerisinde yaşanan süreçler, çiftlerin birbirlerine karşı tutum, duygu ve davranışları bağlanma stili ile ilişkilidir.
Bağlanma stili, erken çocukluk döneminde anne ve babamızla ya da birincil bakım veren kişi ile deneyimlerimizin sonucunda başlayıp yaşam sonuna kadar ilerleyen ve gelişen bir süreçtir. İnsanların çocukluk yaşantılarının neticesi olarak geliştirdikleri bağlanma stilleri, benlik algılarını ve diğer insanlarla girdikleri ilişkilerin kalitesini de belirlemektedir. Bebeklik döneminde kişinin benliğine ve başkalarına ilişkin gelişen zihinsel temsiller, yaşamın diğer dönemlerinde de etkili olmakta ve bireyin romantik ilişki, partner değerlendirmesine belirleyici işlevi olmaktadır. Bağlanma yetişkinliğe kadar olan süreçte tek taraflı iken yetişkinlikten itibaren romantik ilişkilerle beraber iki yönlü bir hal almaktadır.
4 çeşit bağlanma stili vardır. Güvenli , saplantılı , kayıtsız ve korkulu bağlanma tarzı.
Güvenli bağlanma stili olan yetişkinler:
İlişki kurdukları kişiden ayrı kaldıklarında bir miktar kaygı yaşayabilirler ancak tekrar bir araya geldiklerinde rahatlarlar. Örneğin, ilk defa kreşe, okula giden bir çocuğu düşünelim. Anne, babasından ayrılırken ağlayabilir, gitmelerini, onu bırakmalarını istemeyebilir. Ancak bir süre sonra anne babanın varlığını hissedip ortama alışabilir, oyun oynamaya, diğer çocuklarla zaman geçirmeye başlayıp uyum sağlayabilir. Anne, baba çocuğu okuldan almaya geldiklerinde ise sevinir ve ilişki kaldığı yerden, aynı sıcaklık ile devam edebilir. Benzer bir şekilde, birlikte olduğunuz kişinin tatile gittiğini düşünelim. Güvenli bağlanan yetişkinler, bir süre ayrı kalacakları için üzülebilir, özlem duyabilirler. Ancak hem kendilerinin hem de karşıdaki kişinin güvenilir, sevilebilir ve değerli olduğunu düşündükleri için zaman ve mekandan bağımsız ilişkinin devam edeceğini, yakınlık ve güven hislerinin kalıcı olduğunu bilirler. Bu nedenle bağımsız olarak yaşamakta zorlanmazlar. Tekrar bir araya geldiklerinde de sevinir, birlikte olmanın tadını çıkartabilirler. Güvenli bağlanma tarzı olan insanların yaşadıkları romantik ilişkinin sevgi, bağlılık ve yüksek oranda güven barındırdığı görülmektedir. Bu kişiler ilişkilerindeki hatalara ve olumsuz durumlara karşı daha kontrollü ve yapıcı çözümler bulma eğilimindedirler.
Saplantılı bağlanma stili olan yetişkinler:
Kendilerine karşı olumsuz, karşısındaki kişiye karşı ise olumlu duygularla yaklaşırlar. Kendilerine olan güvenleri oldukça az olduğu için en temel kaygıları da terk edilmektir. Saplantılı bağlanma stiline sahip bireyler yakın ilişkilerde daha az esnek olma eğilimindedirler. Bu bireyler, benlik saygısını artırmaya yönelik ilişkiler arar ve onaylanma gereksinimlerini yerine getirmek üzere seçtikleri partnerlerine aşırı derecede bağımlı hale gelirler. Bu nedenle, saplantılı bağlanma modeli olan yalnız bireyler sık sık kendilerini sevilmez ve değersiz hissederler. Ayrıca samimi bir ilişki kurdukları zaman, samimiyeti sürdürme ve ilişkinin güvenliğini kaybetmeme çabasıyla aşırı derecede bağımlı davranırlar. Yakın ilişki kurmak isterken, sürekli kendisini kanıtlama ve doğrulamaya yönelik davranışlar sergileyebilirler. Bu durum, ilişkide karşı tarafın ilişkiden uzaklaşmasına yol açabilir. Örneğin, ilişki içerisinde bir tartışma olduğunu ve bu durum çözülmeden birbirlerinin yanından ayrıldıklarını düşünelim. Bu durumda kişi, partneri ile olan tartışmanın içeriği, kendisinin ne kadar kırıldığı üzüldüğünü bir kenara bırakarak partneri ile bir şekilde temas kurmak ve orada olduğunu kontrol etmek ister. Kendisi ile ilgili değersizlik inancı, onun için bir tehdit olur ve onu harekete geçirir. Bu durum partneri üzerinde ise daha çok geri çekilmesine yol açabilir.
Kayıtsız bağlanma stili olan yetişkinler:
Kişi kendini değerli, çevresindeki kişileri değersiz gördüğü bir düşünce sistemine sahiptir. Bu kişiler özerkliğe son derecede önem verirler; başkalarına duyulan ihtiyacı ve yakın ilişkilerin önemini savunmacı bir şekilde reddederler. Kişi birlikteliği olmadığı zaman kendini iyi hisseder. Yakınlığa karşı kayıtsız kalırken, karşıt bağımlılık sergileyebilmektedir.
Korkulu bağlanma stili olan yetişkinler:
Değersizlik duyguları içinde birey kendini başkalarının sevgisine layık görmez; başkalarını da reddedici ve güvenilmez olarak görür. Kişi kendisi ve başkaları ile ilgili olumsuz düşünce yapısına sahip olup, kendini ve başkalarını değersiz hisseder. İlişki kurmaya yanaşmazken, kişi kendini geri çevrilmekten korur. Genellikle sosyal olarak aktif değillerdir, yakın ilişkiye karşı besledikleri bir korku bulunmaktadır.
Korkulu ve kayıtsız bağlanma stiline sahip olan kişiler birbirlerine benzerlik göstermektedirler. Bu iki bağlanma stilinde başkalarına karşı olumsuz zihinsel temsilleri bulunmakta olup ilişki kurmaya yanaşmazlar. Korkulu bağlanma yaşayan kişiler kendi ve başkaları için olumsuz düşünceye sahiptirler ve bu nedenden dolayı yakınlığa ihtiyaç duymaktadırlar. Fakat reddedilme durumunda yaşayabilecekleri üzüntüden dolayı ilişki kurmaktan kaçınırlar. Kayıtsız bağlanma stili yaşayan kişilerin başkalarına karşı olumsuz düşüncelerinden dolayı yakın ilişkilerden uzak durma gereksinimi artar. Kaçınma ve endişesi düşük olan yetişkinler, güvenli bağlanma stiline sahipken, kaçınma ve endişesi yüksek olanlar korkulu bağlanma stili özelliklerine sahiptirler. Kayıtsız bağlanma stiline sahip kişiler, yüksek kaçınma yaşarken düşük bir kaygıya sahiptir.
Bağlanma stilleri arasındaki farklar, en çok stres anlarında kendini belli eder. İlişki içerisinde yaşanılan olumsuz bir durumda kişilerin verdiği tepkiler, çözüm yolları, kendileri ile ilgili olan düşünceleri bu noktalarda açığa çıkar. Dolayısıyla, kişinin kendisi ile ilgili düşündüğü olumsuz algıları fark etmesi, ilişkisinde onu neyin yorduğunu, nerelerde zorlandığını farkında olması bunları değiştirmek için bir başlangıç olabilir. Bu durumda profesyonel bir destek almak, kişinin ilişkilerini zorlaştıran durumları fark etmesini sağlayarak, daha güvenli ve keyifli ilişkiler kurmasını kolaylaştırabilir.