Bugün, 5 Kasım 2025.
Annem aramızdan ayrılalı tam 4 yıl oldu.
Ama hâlâ o kararlı sesi kulaklarımda:
“Boyun eğmeyin çocuklarım , biz buradayız!”
İşte O Analar bize ;
"sadece işkencede susmayı değil, direnmenin anlamını da öğretti…”

Mamak Askeri Cezaevi B Blok 8.Koğuş’taydım…
12 Eylül 1980’in soğuk ve gri sabahlarıydı.
Mamak Cezaevi’nin duvarları sadece beton değil, direnişin ve suskunluğun da sembolüydü.
Ben o günlerde B Blok 8. Koğuş’ta tutukluydum.
Ama açlık grevine katılanları B Blok 4. Koğuş’a, yani Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1972’de yattığı koğuşa aldılar.
Bir zamanlar Denizlerin nefes aldığı o taşların üzerinde biz de kendi kuşağımızın direnişini sürdürdük.
O hücre, yalnızlığın değil; direnişin mirasıydı.
Ve biz, o mirası devralmıştık: Teslim olmamak.
Açlıkla Direnmek
Nisan 1981’de başladık.
Bedenimizden başka silahımız yoktu, o hâlde onunla direnecektik.
Cezaevi yönetiminin baskılarına, işkencelere, tek tip elbise dayatmasına karşı “açlıkla” cevap verdik.
Biz biliyorduk:
Aç kalmak, teslim olmaktan daha onurluydu.

Dışarıda Analar Direniyordu
Biz içeride direniyorduk;
Ama dışarıda da bir cephe vardı: Analarımızın yüreği.
Cezaevi idaresi aileleri toplamış, tehdit ediyordu:
“Çocuklarınızla konuşun, bu saçma direnişten vazgeçirin!
Yoksa görüş yasağı devam edecek, çocuklarınızı göremeyeceksiniz!”
O sırada bir kadın öne çıktı.
Gözlerinden ateş, sesinden kararlılık fışkırıyordu.
O kadın, benim annem Nazik Ana’ydı.
Adeta “yavrusunu koruyan dişi bir kaplan” gibi haykırdı:
“Bizler, çocuklarımız içeride direnirken, onları vazgeçirmek için size boyun eğmeyeceğiz!
Onlar haklarını alana kadar burada oturma eylemine başlayarak onlara destek vereceğiz!”
O an, Mamak Kapısı önünde bütün analar adete tek yürek olmuştu.
Anaların sesiyle bütün duvarlar çatladı sanki.
O ses, bizim açlığımızı direnişe, umutsuzluğumuzu onura dönüştürdü.

Nazik Ana’nın Ardından
Bugün 5 Kasım 2025.
Annem aramızdan ayrılalı tam dört yıl oldu.
Ama hâlâ o kararlı sesi kulaklarımda çınlıyor:
“Boyun eğmeyin çocuklarım. Biz buradayız!”
O, yalnızca benim annem değildi;
78 kuşağı devrimcilerin Nazik Ana’sıydı.
Onu bir kez daha, direnen analarımız adına , saygı, minnet ve sevgiyle anıyorum.
Ve haykırarak diyorum ki:
İyi ki bizim annemiz olmuşsun.
Sevgiyi, cesareti, dayanışmayı ve mücadeleyi öğretmişsin...
**************************************
Dip Not: Bu yazıyı , hem bir evladın özlemi, hem de 12 Eylül’ün karanlığında direnen bir annenin hikâyesi hem de , 12 Eylül döneminde Mamak Cezaevi’nde tutuklu kalan biri olarak, 1981’deki ilk açlık grevinin tanıklığında bugün bir gazeteci olarak, hafızalarda yer alması için yazdım.
Yorumlar
Kalan Karakter: