
Bu metni, Gazete Pencere’de 9 Kasım 2025’te yayımlanan Yaşar Seyman’ın “ Cumhuriyeti ve memleketi yüreklerinde taşıyan kadınlar ;
Kadınların kanatlarında kıtalar aşan ışığı taşımak için başarılı bir iş kadını Arzu Özer’in öncülüğü ile Avustralya’ya gittim…” sözleriyle başlayan köşe yazısından alıntılanarak kaleme aldım.
Uzak bir kıtada, okyanusun tuzuyla harmanlanmış rüzgârların arasında yalnızca bir gezi değil; Cumhuriyet’in kadınlarına dair güçlü bir tanıklık yaşandı. Yaşar Seyman’ın kaleme aldığı izlenimler, aslında hepimizin içinden geçen o büyük hakikati bir kez daha gözler önüne seriyor:
Cumhuriyet’in ışığını dünya ya taşıyanlar, her çağda olduğu gibi yine kadınlar.
Bu satırlarda, Seyman’ın yolculuğunu yeniden okurken, ben de kendi yüreğimde aynı sarsılmaz gerçeği duyumsadım:
Nereye gidersen git, Türk kadınının taşıdığı Cumhuriyet nefesi sönmeyen bir meşaledir.
Ve o meşale, İstanbul’dan Melbourne’e, Ankara’dan Sydney’e uzanan bir köprüdür.

KADINLARIN KANATLARINDA TAŞINAN BİR KITALARARASI IŞIK
Arzu Özer’in öncülüğünde gerçekleşen bu yolculuk, bir topluluktan öte,
bir kültürel bellek taşıma eylemi. Melbourne ve Sydney’de konuşulanlar
sadece kadın hakları değildi;
Aynı zamanda Cumhuriyet'in kadın eliyle kurduğu eşitlik anlayışının
bugün hala ayakta durduğunun kanıtıydı.
Seyman’ın anlattığı her sahne, bana şunu düşündürdü:
Cumhuriyet yalnızca sınırlar içinde yaşayan bir rejim değil; sınırları aşan bir vicdan,
bir duruş, bir yol haritasıdır.

MELBOURNE’DA CUMHURİYET’İN SESSİZ VE DERİN NEFESİ
Melbourne Dayanışma buluşmasında piyanist Dengin Ceyhan’ın tuşlarından yükselen her nota, tıpkı Seyman’ın anlattığı gibi, sanki Ankara’nın serinliğini Avustralya’nın ortasına bırakmıştı.
Bu ülkenin yetiştirdiği güçlü kadınların, bir okyanus ötesinde Cumhuriyet’i
yeniden konuşuyor oluşu, benim için de şu cümlenin altını çiziyor:
Biz memleketi yalnızca toprakla değil, hafızamızla taşırız.
Arzu Özer’in kolaylaştırıcılığı, Melbourne Alevi Konfederasyonu’nun,
CHP Avustralya Birliği ve dayanışma bileşenlerinin varlığı…
Hepsi aynı sorumluluğun parçaları:
Cumhuriyet’in kadınlara açtığı yolun bugün hâlâ nasıl yüründüğünü hatırlamak.

SYDNEY’DE KADINLARIN DİRENCİNE DÜŞEN IŞIK
Sydney Alevi Kültür Merkezi Başkanı Ali Özer’in ev sahipliğiyle gerçekleşen buluşmada konuşulanlar, yalnızca eşitlik üzerine değil, kadınların tarihsel yüklerini nasıl taşıdığı üzerine de derin bir yüzleşme niteliğindeydi.
Seyman’ın, “eşitlik bir ideal değil, yaşamın kendisidir” cümlesi,
bir gazeteci olarak benim zihnimde şu yankıyı bıraktı:
Kadın özgürlüğü gerçekleşmeden hiçbir ülke gerçek anlamda özgür olmaz.
Ve dünyanın öbür ucunda dahi Türk kadınlarının bu bilinci diri tutuyor oluşu, ülkemiz adına ayrı bir umut.

O Bir Cumhuriyet Kadını; Ata'sına saygı duruşunda
CANBERRA’DA ATATÜRK’ÜN EVRENSEL SESSİZLİĞİ
Canberra’da Atatürk Anıtı’nı ziyaret ederken Seyman’ın hissettiği o ağır sessizliği okuyunca,
kendi içimde de bir ses yükseldi:
Atatürk yalnızca Türkiye’nin lideri değil, tarihin ortak vicdanıdır.
Anıttaki o dinginlik, kadınların özgürlüğünü bir ulusun kurtuluş mücadelesine
dâhil etmiş bir liderin büyüklüğünü Avustralya topraklarında bile duyumsatıyor.
Seyman’ın yazısında doğa ile vatan arasındaki karşılaştırma ise tam da bir köşe yazarının görmesi gereken yarayı işaret ediyor:
Orada korunan doğa, burada hoyratça tüketilen bir miras…

SYDNEY’İN MAVİSİ VE YOLA DEVAM ETME CESARETİ
Seyman’ın kangurular, jakarandalar ve okyanusun mavisi üzerinden anlattığı duygu,
bana şunu düşündürüyor:
Memleket özlemi bazen bir rüzgârdır; bazen de hiç bitmeyen bir çağrıdır.
Nerede olursanız olun, bir an gelir, ansızın burnunuza Ankara’nın rüzgârı değer.

BİR UMUT BİR GELECEK: KADINLARIN BURS DAYANIŞMASI
Sydney’de Emine İlkyaz’ın liderliğinde “Bir Umut Bir Gelecek” şiarıyla ülkemizdeki yoksul kız çocuklarına burs veren EDF’li kadınlar…
İşte tam da burada, Seyman’ın metnini okurken kendi cümlelerim şu oldu:
Cumhuriyet’i yaşatanlar, yalnızca ananlar değil; geleceğe taşımak için elini taşın altına koyanlardır.
Bu nedenle EDF’li kadınlara ben de kendi adıma bir teşekkür borçluyum.

SON SÖZ OLARAK ;
Yaşar Seyman’ın bu yolculuk anlatısı, benim için bir gezi yazısından çok daha fazlası.
Bu satırları yeniden yorumlarken şunu bir kez daha anlıyorum:
Cumhuriyet, kadınların taşıdığı sürece güçlüdür.
Ve kadınlar nereye giderse gitsin, memleketlerini yanlarında götürürler.

YAŞAR SEYMAN’A BİR SAYGI DURUŞU
Yaşar Seyman’ın kalemi, yıllardır bu ülkenin belleğini, vicdanını ve kadınların
direncini taşıyan güçlü bir sestir. Onu okumak, yalnızca bir metni takip etmek değil;
güçlü kadınların tarih boyunca sürdürdüğü mücadeleyi, eşitliğin evrensel ışığını ve
Atatürk’ün mirasını yeniden duyumsamaktır.
Seyman, bu ülkenin yetiştirdiği en güçlü söz emekçilerindendir. Yazdıkları,
kadınların dünyayı nasıl değiştirdiğinin birer tanıklığıdır.
Bu nedenle; kalemini nereye götürürse götürsün Cumhuriyet’in izini sürmeye devam eden, kadınların emeğini dünyanın her köşesine taşımaktan vazgeçmeyen
Yaşar Seyman’a teşekkür duygularımı bir kez daha yinelemek istiyorum.
Çünkü bir güçlü kadın yürüdüğünde, arkasından bir ülke yürür.

Yorumlar
Kalan Karakter: