Bugün, sanatın büyüsüne tanıklık etmek ve dostum Halil Azizoğlu ' nu izlemek nasip oldu. Savaş muhabiri kimliğiyle yıllarca Ortadoğu'nun en zor coğrafyasında görev yapmış, ardından kamera karşısında bir oyuncu olarak izleyicinin kalbine dokunmayı başarmış bir insan o. Mardin’de, Kanal 7’de yayınlanan Zerhun dizisinin setinde, bu özel yolculuğa bir kez daha yakından tanıklık ettim.

Zerhun, hikâyesi ve güçlü karakterleriyle dikkat çeken bir yapım. Halil Azizoğlu’nun
hayat verdiği “Hakkı Baba” karakteri ise dizinin omurgasını oluşturan figürlerden biri.

Bir oyuncu için rol yapmak yeterli değildir; o rolü yaşamak, hissettirmek gerekir. Halil, sahnede bunu fazlasıyla başarıyor. Bakışlarında birikmiş hayat tecrübesi, sözlerinde sahadan gelen bir gerçeklik var.

Setin kamera arkasında geçirilen her an, bir oyuncunun disiplinine, emeğine ve işine duyduğu saygıya tanıklık etmek demekti.
Mardin’in tarihi dokusu, taşın ve zamanın ruhu, Halil’in oyunculuğuyla birleşince
ortaya sahici ve güçlü bir atmosfer çıkıyor.
Orada sadece bir dizi çekilmiyor; bir hikâye, bir emek ve bir vicdan kayda alınıyor.

Halil Azizoğlu, yalnızca bir oyuncu değil; aynı zamanda yaşadıklarını sanata dönüştürebilen ender insanlardan biri. Savaşın içinden gelen bir muhabirin,
insan ruhunu bu kadar incelikle anlatabilmesi tesadüf değil. Çünkü o,
neyi anlattığını biliyor. Çünkü o, hayatı tanıyor.
Ve işte tam da bu noktada mesele sadece bir dizi, bir set ya da bir karakter olmaktan çıkıyor. Mesele, yıllara yayılan bir yol arkadaşlığına, aynı mesleğin farklı cephelerinde omuz omuza verilmiş bir dostluğa çdönüşüyor.
Halil Azizoğlu ile bizi bir araya getiren şey sadece kamera ya da kalem değil;
hayata aynı yerden bakabilme cesareti, zor zamanlarda susmamayı tercih eden
bir duruştur.

Birimiz sahada, birimiz satır aralarında… Ama ikimiz de gerçeğin peşindeyiz.
Savaşın ortasında haber kovalayan Halil Azizoğlu ile kelimelerin sorumluluğunu
taşıyan Haydar Koçak arasındaki bağ, işte tam da bu yüzden sarsılmazdır.
Setin arkasında izlediğim her an, sadece bir oyuncunun emeğine değil;
bir dostun onurlu yürüyüşüne tanıklıktı.

Dostluk, alkışla değil vefayla ölçülür. Bugün Mardin’de bir film setinde, dün dünyanın başka bir köşesinde… Mekânlar değişir ama dostluk baki kalır.
Halil Azizoğlu’nun yoluna ışık tutan her adımda, bu kardeşliğin izleri vardır.
İyi ki varsın Halil.
Bu yol, bu dostluk, bu hikâye devam ediyor.

Yorumlar
Kalan Karakter: