İlkler, yaşamımızın önemli dönüm noktalarıdır. Genellikle hatıralarımızı şekillendiren ve kimliğimizi oluşturan bu anılar, zihnimizin en derin köşelerinde yer alır. Örneğin ilk kez okula gittiğiniz günü hatırlayın. Yeni arkadaşlarla tanışmanın ve yeni bilgiler öğrenmenin verdiği heyecan nasıldı? Ya da ilk aşık olduğunuz zaman içinizi saran mutluluk ve heyecanı bir düşünün. İlk iş günümüz, ilk seyahatimiz, ilk başarımız ve hatta ilk yenilgimiz... Bu hatıralar, hayatımızın en özel anılarından biri olarak daima yanımızda kalır. İlkler, bizi büyütür, dönüştürür ve geliştirir.
Peki ya hayat kurtarmanın verdiği mutluluğu ilk kez hissetmek?
Kan bağışı, basit bir süreçten çok daha fazlasıdır. Bir hastane odasında umutla bekleyen birinin hayatına dokunabilmenin gücünü daha önce hiç düşündünüz mü? İlk kez kan bağışladığınızda, bu eylemin aslında birilerinin dünyasını değiştirdiğini fark edersiniz.
Örneğin benim kan bağışındaki ilk deneyimim hâlâ aklımda. Büyük bir heyecan ve biraz merakla gittiğim hastaneden çıkarken, içimi tarifsiz bir huzur kaplamıştı. Benim için birkaç dakikalık bu süreç, bir başkası için yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiye anlam katmıştı. “Bir insanın hayatında fark yarattım.” düşüncesi tüm varlığımı kuşatmıştı. İşte o an, hayatımdaki en önemli “ilklerden” birine daha imza attığımı fark ettim.
Ancak hatırlanmalıdır ki bu sadece bir başlangıçtır. Kan bağışı, tek seferlik bir deneyim olmamalıdır. Bağış yapmak, düzenli bir alışkanlık haline gelmelidir.
Eğer şimdiye kadar kan bağışlamadıysanız, bu yazı sizin için bir çağrı olsun. Yapacağınız kan bağışı hem sizin için unutulmaz bir anı olacak hem de bir başkası için yeni bir yaşamın kapılarını açacak. O zaman bu değişimin bir parçası olmaya ne dersiniz?
Daha önceleri normal kan versem de. Trombosit kan ve hastalara olan faydasını ilk kez gördüm. Defalarca yakın çevrem de kan ihtiyacı olan hastalar a desteğiniz ilginiz sayesin de ulaştım . Muhteşem bulduğum böyle hayat veren bir aileyi tanıdığım için şanslı olduğumu düşünüyorum iyi ki varsınız..