TÜKETİM HASTALIĞININ TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?
Yayınlanma :
28.11.2025 16:02
Güncelleme
: 28.11.2025 16:02
Black Friday’in parıltılı afişleri yine dört bir yanımızı doldurdu. Oysa bu parlaklığa dokunduğumuzda, parmaklarımızın ucunda hafif bir sızı kalıyor. Çünkü her indirim dalgası, bedenimize ve ruhumuza görünmez ama derin titreşimler bırakıyor.
Bolluk Mu, Boşluk Mu?
Bildirimlerle, sınırlı süreli kampanyalarla, “kaçırma” korkusunu dürten tavsiyelerle kuşatıldığımız bir çağdayız. Her an yeni bir şey almaya teşvik edilen zihnimiz, bollukla değil, doymayan bir ruh hâliyle karşı karşıya.
Gerçek soru şu: Bu gerçekten zenginlik mi, yoksa adına alıştığımız bir iç boşluğu mu?
Sahip Oldukça Eksilmek
Sahip oldukça tamamlandığımızı sanıyoruz; oysa bazen fazlanın ağırlığı eksiltiyor bizi.
Seçenek bolluğu iştahımızı kabartmak yerine kaygımızı büyütüyor.
FOMO yalnızca bir trend kelime değil; modern insanın içindeki görünmez alarm.
Duraklamanın Şifası
“Hemen, şimdi, bir an önce”nin dayatması bir tatmin değil; sadece kısa bir uyarı sinyali.
Oysa küçük bir tüketim orucu—bazen bir hafta, bazen bir gün—hem cüzdanda hem zihnin derin odalarında hafiflik yaratıyor.
Hissetme yetimizi kaybetmemek, otomatik pilota bağlanmış bir tüketime dönüşmemek için bu duraklama artık lüks değil, zorunluluk.
Tüketimin Biyolojik Bedeli
Tüketim yalnızca cüzdanla ilgili bir mesele değil; biyolojik bir karşılığı da var.
Gereksiz harcama baskısı kortizolü yükseltiyor; bağışıklığı zayıflatıyor, uykuyu gölgeliyor, ruh hâlini dalgalandırıyor.
Sosyal medyanın alışveriş videoları ise görünmez bir kıyas merdiveni kurarak öz-değerimizi inceltiyor.
Üstelik “son 3 saat!”, “son 50 adet!” gibi sınırlı kampanyalar beynin tehdit mekanizmasını tetikliyor; mantıklı karar verme yetisi o anda hafifçe buharlaşıyor.
Alışverişin dopamin coşkusu ise kısa sürüyor; yükseliş hızlı, sönüş daha da hızlı.
Dengenin Üç Anahtarı
Peki ne yapabiliriz?
Benim yaklaşımım yalın ve net:
• Bir şeyi almadan önce kendine 24 saatlik bir nefes payı vermek.
• Sade bir ihtiyaç listesi hazırlamak.
• “Bu gerçekten hayat kalitemi artıracak mı?” diye sormak.
Bu üç adım hem zihinsel hem finansal dengeyi yeniden kuruyor. Çünkü mesele tüketmek değil; tüketimin bizi yönetmesine izin vermemek.
Bir Hatırlatma: Gönül Darlığı
Yunus Emre’nin asırlardır içimize düşen o sesi bugün de aynı berraklıkla fısıldıyor:
“Bunca varlık var iken, gitmez gönül darlığı.”
Bu söz, modern tüketim çılgınlığında yol bulmak isteyen herkes için hâlâ bir pusula niteliğinde.
İlham & Öneri
“Hemen Alın – Tüketim Tuzağı” belgeseli.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: