Oysa o, bedenin bizi hayatta tutmak için kurduğu alarm sistemi.
Sorun stresin varlığı değil, onunla kurduğumuz ilişkide gizli.
Stresi hep kötü bir şey sandık.
Oysa stres, hayatın alarm sistemidir ;
tehlikeyi, değişimi, bazen de ilerlemeyi haber verir.
Sorun stresin varlığı değil,
onunla kurduğumuz ilişkidir.
Beden stres anında kortizol salgılar;
kalp hızlanır, kaslar gerilir,
beyin “kaç ya da savaş” moduna geçer.
Ama modern çağda tehlike artık bir yırtıcı değil ;
bitmeyen e-postalar,teslim tarihleri, sosyal medya bildirimleri.
Yani beden hâlâ taş devrinde, zihin ise 5G hızında yaşıyor.
İşte dengesizlik tam da burada başlıyor.
STRESİ YENİDEN TANIMLAMAK
Stanford Üniversitesi’nin 2024 araştırması,
stresi “yeniden çerçevelemenin” (reframing) etkisini ortaya koydu:
Stresi bir tehdit değil,
"bedenin seni desteklemek için harekete geçmesi” olarak görmek;
kortizolü dengeliyor, nabzı yatıştırıyor.
Kısacası,
stresle savaşmak yerine onunla dost olmak gerekiyor.
DOSTLUK İÇİN KÜÇÜK ADIMLAR ; Peki nasıl?
- Günde 10 dakikalık nefes farkındalığı
- Haftada 3 gün tempolu yürüyüş
- Günün sonunda üç şeye minnet duymak
zihnin alarmını kapatıp bedenin doğal ritmine dönmesini sağlıyor.
Unutma,
stres düşman değil — yanlış dozda alınmış bir uyarıdır sadece.
Tıpkı bir ilacın fazlası gibi, fazlası zarar; ama doğru doz,
yaşamın dengesini korur.
Bu hafta kendine bir iyilik yap:
Dur, derin bir nefes al ve hatırla ,
iyi yaşamak, her şeyin dozunda olduğunda mümkün.
Stresle Barışarak ;
"Modern zamanların en sesssiz devrimini” gerçekleştir.
Yorumlar
Kalan Karakter: