Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri de, emeklisine verdiği değerdir. Emekli, çalışma hayatı boyunca ülke ekonomisine gerek bedenen ve gerekse fikren katkı sağlandıktan sonra planlı çalışma hayatını sonlandıran kişidir.
Gelişmiş ekonomilerde emekli hakkını elde eden vatandaş, kendisine hak görülen emekli maaşı ile hem geçimini sağlayıp, hem de dünyayı gezmekte iken, ülkemizde bırakın dünyayı gezmeyi, köyüne bile dolmuş ile gidemeyip, karnını doyurmak için yeni bir işte çalışmak zorundadır.
Ülkemizde ve dünya ülkelerinde emekliye reva görülen emekli maaşları arasında bırakın farkı, uçurum bulunmaktadır. Nitekim günümüzde bizim cefakar emeklimiz aylık 7.500 TL karşılığı 236 Eur maaş almakta olup,
Amerika'da 1.290 Eur,
Belçika'da 1.549 Eur,
İsviçre'de 1.570 Eur,
Fransa'da 2.050 Eur,
İtalya'da 2.120 Eur,
Hollanda'da 2.320 Eur,
İrlanda'da 2.480 Eur ve Lüksemburg'da 3.010 Eur gelir elde edilmektedir.
Ülkemiz emeklisinin bir yılda elde ettiği geliri ne acıdır ki Lüksemburg'da yaşayan bir emekli 1 ayda elde etmektedir
Cumhuriyetimizin 2.yüzyılında emeklimize büyük bir lütuf olarak verilen 5.000 TL ikramiye, tüm emeklimize çok görüldü. Nitekim Çiftçi kayıt belgesi (ÇKS) olan, aö kalmamak adına 2 bir işte çalışmak zorunda olanlara ilk etapta verilmedi.
Dünyada benzer emeği vermek suretiyle emeklilik hakkı kazanan, ekonomisine ve üretime katkı sağlayan emekliler arasında, özellikle bizimle diğer ülkeler arasında bu kadar derin bir gelir farkı olması, kader mi? Bizim insanımız daha iyi ve güzel şartlarda yaşamayı hak etmiyor mu?
Ülkemizin kaynakları belli kesimlerin elinde toplanmaktadır. Nüfusun küçük bir kesimi milli gelirin büyük bir kısmına sahip olduğu sürece adaletli bir şekilde gelirin dağıtılması söz konusu olamaz.
Tüketimden alınan dolaylı vergileri nispeten azaltıp, gelire dayalı, diğer bir deyişle çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almalıyız. Üstelik asgari ücreti vergi dışı bırakmamız düşük gelir gruplarına nefes aldıracaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: