Rakamların Gösterdiği Başka, Sofradaki Gerçek Başka
Türkiye ekonomisi geçen yılı %3,2 büyüme ile kapattı. Resmî ağızlardan bakarsanız tablo pırıl pırıl: “Ekonomi büyüyor, Türkiye güçleniyor.” Peki ya vatandaş? Pazara giden teyze, kira derdine düşen genç, markette fişe bakan memur… Onların büyümesi nerede?
2025’in ilk yarısında da aynı hikâye devam etti. İkinci çeyrekte %4,8 büyüme açıklandı, ama tarım %3,5 küçüldü. Yani sofraya gelen ekmeğin, sebzenin, meyvenin daha pahalı olması tesadüf değil. Birileri büyürken, çiftçi küçülüyor.
Enflasyon Masalı
Enflasyon, 2024’teki %75’lerden %35’e geriledi. Ama bu, fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor. Markette etiketler hâlâ cep yakıyor. Sadece artış hızı biraz yavaşladı. Vatandaş için bu başarı mı? Tartışılır.
Faizle Dans
Merkez Bankası mart ayında sert faiz artırdı, sonra “kontrollü gevşeme” sinyali verdi. Goldman Sachs, yıl sonu faiz indirimi beklentisini 350 baz puandan 200 baz puana düşürdü. Güzel. Ama vatandaş için tablo net: kredi kartı borcuna faiz bindiği sürece, her ay daha çok zorlanıyor.
Cari Açık: Cepteki Delik
Haziran ayında cari açık 2 milyar dolar. Yıl sonu için milli gelirin %1,5’i kadar açık bekleniyor. Dışa bağımlılığımız hâlâ bitmiş değil. Teknoloji, enerji, ham madde hâlâ dışarıdan. İhracat artsa da açık kapanmıyor.
OVP Beklentisi
Yarın açıklanacak olan Orta Vadeli Program (OVP), hükümetin üç yıllık hedeflerini ortaya koyacak. Ama vatandaşın tek sorusu şu: “Bu program benim mutfağıma dokunacak mı?” Kağıt üzerindeki hedefler güzel olabilir ama pazardaki fiyat değişmezse, bu program vatandaşa sadece yeni bir broşürden ibaret kalır.
Son Söz
Türkiye ekonomisi büyüyor, doğru. Ama bu büyüme kimin büyümesi? Yabancı yatırımcının mı, büyük sermayenin mi, yoksa pazardan üç kilo patates almak için ter döken vatandaşın mı?
Gerçek ekonomi, TÜİK tablolarında değil, pazardaki tezgâhta yazıyor. Ve o rakamlar bize şunu söylüyor
büyüyoruz ama cebimiz küçülüyor...






















