Kan parası!
Adliyeden anılar yazılarına devam ediyorum. Dile kolay 31 yıl bu mesleğe emek verdim. Mesleğe ilk başladığımda, saçlarım simsiyahtı, şimdi ise bembeyaz. Boşuna dememişler, “Bu saçları değirmende ağartmadım” diye.
Konak Yeni Karamürsel üstündeki SSK bloklarında bulunan adliye koridorlarının dili olsa da konuşsa. O koridorlarda bulunan mahkemelerde kimi sanık kimi de mağdur oldu. Ben yaptığım haberleri bugüne kadar hiç tek taraflı yapmadım. Haber tek taraflı yapılmaz.
Gelelim şimdi konumuza. Genç ve güzel bir kız olan S.G., Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, özel bir aracın çarpması sonucu yaşamını olay yerinde yitirdi. Kızın annesi şikayetçi oldu. S.G.’nin ölümüne neden olan sürücü hakkında dava açıldı.
Kazanın olduğu yerde keşif yapıldı. Annenin ağlamaktan gözleri şişmişti. Duruşmalar iki ayda bir yapıldı. İlk duruşmalara gelip sanıktan şikayetçi olan anne, son duruşmalara gelmemeye başladı. Bu durum dikkatimi çekti. Yaptığım araştırmada, anne şikayetinden vazgeçtiğini öğrendim. Bununla ilgili dilekçesi de dava dosyasına girmişti.
Duruşmalarda gözyaşı döken anne, acaba şikayetini neden geri çekmişti. Asıl iş burada başlıyordu. Yaptığım araştırmada olayın aslı ortaya çıktı. O gözyaşı döken anne, kızına kefen giydirip toprağın altına koyan kişiden “kan parası” almıştı.
Şikayetçi olmadığı içinde sanık az bir ceza aldı. Annenin döktüğü gözyaşları timsah gözyaşlarıymış demek. Bir anne daha hayatının baharında toprağa verdiği kızını, para uğruna satmıştı. Acaba bu annenin hiç mi vicdanı sızlamadı, kızı toprak altında rahat uyuyor mu diye.